Topaloğlu, bu yıl altyapıya ve spor okullarına büyük değer verdiklerini belirterek iş dünyasına takviye davetinde bulundu. “İzmir’in sporda hak ettiği noktaya gelebilmesi için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor” diyen Topaloğlu, sayısız yetenekler yetiştiren kentin birer kıymeti olan kulüplere sahip çıkılması gerektiğini söyledi.
Bu dönemki ve gelecek maksatlarınız nelerdir?
Bu yılki gayemiz öncelikle bölgesel amatör ligden üçüncü lige çıkmak. En büyük beklentimiz öncelikle futbol kulübümüzü profesyonel lige çıkarmak. Üst liglere yükseldiğimizde sponsor bulmak, transfer yapmak, altyapıdan oyuncu yetiştirmek daha kolay. Üst kümelere çıktığımızda gelirlerimiz de yükselecek. Üstün lig şu basamakta bizler için çok büyük bir amaç. Öncelikle üçüncü lige çıkmak ve yavaş yavaş yükselmek istiyoruz. Daha sonra takımımızı destek edip ikinci lige ve devamında da birinci lige kadar yükselmeyi hedefliyoruz. Hedefimiz istikrarlı biçimde büyümek ve ilerlemek. İzmirspor Metin Oktay’ın, Yekta Kurtuluş’un, Ahmet Yıldırım’ın, Kınalı Mustafa’nın, İsmail’in, Caner Dumanoğlu’nun, Hamza Hamzaoğlu’nun, Levent Eriş’in yetiştiği kulüptür. Eski günlere dönebilmek ve İzmirspor’u şahlandırmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Tesis ve altyapı konusunda yeni projeleriniz var mı?
Spor okullarımız ve altyapımıza özel ilgi gösteriyoruz. Bu yıl futbol ve öteki branşlarda 350-400 kadar atletimiz var. İlerleyen yıllarda yalnızca futbolda 500 şahsa ulaşmayı hedefliyoruz. Gelecekte yalnızca yetiştirdiğimiz oyuncuları öbür kulüplere transfer eden değil, ulusal oyuncuların kendi kadromuzda oynadığı bir kulüp olacağız. Biz bugün kentimizde İzmir ismini taşıyan tahminen de tek kulübüz. Futbol kadar başka branşlara da büyük kıymet veriyoruz. Bizim ikinci ligde oynayan bayan voleybol ekibimiz da kıymetli bir role sahip. Altyapı yalnızca oyuncu yetiştirme misyonuna da sahip değil. Bugün açtığımız spor okulları sayesinde tahminen de binlerce gencimiz makûs alışkanlıklardan ve uyuşturucudan uzak kalıp spora sarılıyor.
İzmir futbolda hak ettiği yerde mi?
Muhteşem Lig’de iki kadromuz var diye seviniyoruz lakin bu sayının yükselmesi lazım. Bunun için de anahtar tesisleşme. Tesis sayısı artmadan İzmir kulüplerinin sayısının artması mümkün değil. Yeni inşa edilen statların hepsi İzmir için bir artıdır. Bunun yanında, bugün maalesef kentimizde kulüplere sponsor olan yalnızca bir tane holding var. Bir holdingin İzmir kulüplerine tek başına dayanak olması yetersiz. Bu sayı en az beşe yükselmeli. Kentimizde birçok büyük kurum var. İş dünyası elini taşın altına koyarsa, spor ve bilhassa de futbol uçuşa geçer. Kulüplerimiz kıymetli bir kapasiteye sahip ve İzmir kadrolarının tamamı aslında birer ekol, hepsi de bu kentin pahası. Burası Türkiye’nin üçüncü büyük kenti. Sporun asıl eksiği işte bu dayanak.
Amatör kulüpler sanayi haline gelen futbol dalında ne üzere zorluklarla karşı karşıya kalıyor? Kent grupları ayakta kalmakta zahmet çekiyor mu?
Bölgesel ligde olağan ki ıstıraplar yaşıyoruz. Kadrolarda küme düşme telaşı var. Kulüp olarak saha ve tesis sorunumuz nispeten az olsa bile öteki gruplar birçok zorluk yaşıyor. Teknik takımımız ve işçilerimizin toplam sayısı sonlu olmasına rağmen masraflarımızı kendi başımıza karşılamak zorundayız. Bağışlar, sponsorluklar ve kendi insiyatifimizle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Deplasmana giderken bir ödenek alıyoruz lakin o otobüsün parasına bile yetmiyor. Federasyondan bir ödeme almıyoruz. Bilet gelirimiz de yok. Bugün büyük kulüplere baktığınızda bile hepsi borç batağı içerisinde. İzmirspor’un yapılandırılmış borçları haricinde borcu yok. Geçtiğimiz yıllara nazaran mali açından iyi durumdayız.
Cumhuriyet
