TMMOB İzmir Vilayet Uyum Konseyi tarafından yapılan yazılı açıklamada, sarsıntıda konutlarını kaybeden yurttaşlara kalıcı konut yapılması gerekçesiyle bilimsel destekten mahrum biçimde Bayraklı ilçesinde yaklaşık 374 hektarlık alanın orman vasfı dışına çıkarıldığı ve alanın sit statüsü tekrar düzenlenerek bir kısmının büsbütün doğal sit statüsü dışına çıkarıldığı kaydedildi. Sürecinin Anayasanın 169. hususuna (ormanlar daraltılamaz ilkesine), 6831 sayılı Orman Kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Muhafaza Kanunu ve 3194 sayılı İmar Kanununa muhalif olması nedeniyle Vilayet Uyum Heyeti tarafından yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle dava açıldığı bildirildi. Kelam konusu alanın orman vasfı dışına çıkarılması ve sit statülerinin yine düzenleme süreci sonrasında onaylanan 1/100.000 ölçekli ve 1/25.000 ölçekli Etraf Tertibi Planı Değişikliğinin Etraf ve Şehircilik Bakanlığınca onandığı ve 13.01.2020 tarihinde Etraf ve Şehircilik Vilayet Müdürlüğünce askıya çıkarıldığının kaydedildiği açıklamada, mevzuya ait tespitler ise şu halde özetlendi:
-“1/100.000 ölçekli ve 1/25.000 ölçekli Etraf Tertibi Planı Değişikliğin şehircilik prensipleri, planlama asılları ve kamu faydası ile en ufak bir ilgisi bulunmadığı,
-Depremzedelerin daha inançlı bir yerde kalıcı konutlarına bir an evvel kavuşturulması gerektiği ve yürürlükte bulunan planlarda var olan kentsel yerleşme alanlarında bu gereksinimin yapılacak çalışmalar sonucunda giderilmesinin mümkün olduğu,
-TÜİK dataları ve yürürlükte bulunan plan kararları dikkate alındığında İzmir’de öngörülen nüfusu barındıracak konut alanı bulunduğu, hâlihazırda belirlenmiş olan kentsel yerleşme alanları dışında ek konut alanlarına gereksinim bulunmadığı,
Kelam konusu alanda geçmişte yaşanan sel felaketi nedeniyle can kayıplarımızın olduğu ve bu kapsamda kamu kaynakları harcanarak alanın düzenlendiği, buna karşın bu alanın depremzedelere konut yapmaya yönelik kararların oluşturulmasının geri dönülmesi mümkün olmayan ziyanlara neden olacağı,.
-Plan değişiklikleri ile yürürlükte bulunan plan kararlarının bütünlüğünün bozulacağı,
Kelam konusu plan değişiklikleri, rastgele bir jeolojik-jeoteknik etüd yapılmadan plan kararlarının oluşturulduğu ve yeni felaketlerin kapısının aralandığı, Mekansal Planlar İmal Yönetmeliğinin 7.maddesinin a bendinde “Planlar, kamu faydası gayesiyle yapılır.” halindeki karar ve alanın mevcut yapısı dikkate alındığında yapılan sürecin kamu faydasına açıkça karşıt olduğu,
-Alınan bu kararların çarçabuk verilmesi kâfi tahlil ve çalışmaların yapılıp yapılmadığı konusunda tereddütlerimizin haklı olduğu ne yazık ki onaylanan son plan değişiklikleri ile katılaştığı,
-Bakanlık tarafından iki sayfalık münasebet raporu dikkate alındığında şehircilik unsurları, planlama temelleri ve kamu faydasını bütünüyle reddeden bir süreç olduğu,
-Plan değişikliklerine temel olacak kurum/kuruluş görüşlerinin alınmadığı ve jeolojik-jeoteknik etüd raporunun hazırlanmadığı, konuları tespit edilmiştir.
Üstte tabir edilen münasebetler doğrultusunda Vilayet Uyum Konseyimizce kelam konusu plan değişiklikleri detaylı inceleneceği, alana ait daha öncesinde açmış olduğumuz davalar da dikkate alınarak bu süreçlerin de yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle dava açılacaktır. Kentlerimizin şekillenmesinde planlama açısından hayli kapsamlı yetkilere sahip Etraf ve Şehircilik Bakanlığı, münasebetleri üstte belirtilen konular dikkate alındığında kendini inkâr etmeye devam etmektedir. Bir felaketten kaçarken yeni bir felaketin kapısının aralanmasına TMMOB’nin sessiz kalmayacağını, bütün bilgi birikimimizle sürecin takipçisi olacağımızı toplumun bilgisine sunarız.”
Cumhuriyet
