Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) hazırladığı bilgi formunu imzalamayan velinin çocuğunun okula alınmayacağı öne sürüldü

Sözcü gazetesi müellifi Hürmet Öztürk, Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın okul müdürlüklerine velilere imzalatılmak üzere “Salgın hastalıklar (Covid-19 vb.) kapsamında karşılıklı (veliler, öğrenciler vb.) yapılacak taahhütname ve bilgi formu” gönderdiğini yazdı. Öztürk, okul yöneticileriyle konuştuğunu belirterek, “Taahhütnameyi imzalamayanın çocuğunun okula alınmayacağını öğrendim” sözünü kullandı.

Öztürk, “Her okul idaresi ile öğrenci velisi ortasında yeni öğretim yılı başlamadan evvel taahhütname imzalanacak. Burada ‘Karşılıklı yükümlülükler’den kelam ediliyor, lakin kontrat metnini okuduğumuzda tam manasıyla okul idaresini ve Ulusal Eğitim Bakanlığı’nı sorumluluktan kurtarma kontratı olduğunu anlıyorum” dedi. 

Mukavelenin hususlarını de köşesinde paylaşan Öztürk şunları kaydetti:

1- Veli, çeşitli salgın hastalık semptomları (ateş, öksürük, burun akıntısı, teneffüs kahrı, ishal vb.) gösteren öğrencisini okula göndermemelidir. Öğrenciyle ilgili okula bilgi verilir ve öğrenci sıhhat kuruluşlarına yönlendirilir.

2- Veli, aile içerisinde salgın hastalık semptomları (ateş, öksürük, burun akıntısı, teneffüs kahrı, ishal vb.) gösteren ya da tanısı konan, temaslısı olan kişi bulunması durumunda okula acilen bilgi verilir. Okula öğrenci gönderilmemelidir.

3- Öğrencilerin okula bırakılması ve alınması esnasında işçi ve veliler salgın hastalık periyoduyla ilgili tedbirler kapsamında toplumsal ara kurallarına uymalı ve maske kullanmalıdırlar.

4- Mümkünse her gün tıpkı veli öğrenciyi almalı ve bırakmalıdır.

5- Salgın hastalık periyotlarına has riskli kümelerde yer alan (büyükanne / büyükbaba / anneanne / dede üzere 65 yaş üstü bireyler yahut kronik rahatsızlığı olanlar vb.) bireyler öğrencileri okula bırakıp almamalı.

6- Okula giriş / çıkış saatlerinde öğrenciler veliler tarafından okul dışında teslim alınıp bırakılmalı.

7- Veliler ve öğrenciler toplumsal ara kurallarına riayet edilmesi için okul içerisinde düzenlenmiş olan çizgilere ve ihtar işaretlerine dikkat etmelidirler. Maskesiz okula gelinmemelidir. Maskesi olmayan veliler işçi tarafından uyarılmalı, maske temini konusunda yardımcı olunmalıdır.

8- Okulun girişlerine konulan işçi, öğrenci, veli ve ziyaretçilerin el hijyenini sağlayabilmeleri için gerekli olan antiseptikler kullanılarak okula giriş yapılmalıdır.

9- Öğrencilerin devamsızlığı takip edilmeli. Devamsızlığının salgın hastalıkla ilgisi olması durumunda veli, okul idaresini hususla ilgili bilgilendirmelidir.

10- Veli, Sıhhat Bakanlığınca belirlenen tedbirlere ve okul idaresinin kendi içerisinde düzenlemiş olduğu kurallara uymak zorundadır.

Yazının son kısmında “DİKKAT” deniliyor ve ihtar şöyle yapılıyor: “Çocuğumun ateş, öksürük, burun akıntısı, teneffüs ıstırabı, ishal şikayeti olması durumu ile aile içerisinde teneffüs yolu şikayetleri gelişen yahut teneffüs yolu enfeksiyonu kıssası ile hastane yatışı yapılan kişi varlığında ya da COVID-19 tanısı alan kişi bulunması halinde çocuğumu kuruma getirmemem ve bu durumu okula bildirmem konusunda bilgilendirildim. Üstte belirtilen durumlarda çocuğumu okula getirmeyeceğimi ve getirmeme sebebimi okul idaresine bildirmeyi kabul ve taahhüt ederim.”

Bu kısım okul yöneticisi, öğrenci velisi tarafından karşılıklı imzalanacak. Üstelik bu zarurî. Taahhütnameyi bir avukata incelettirdim. Şunları söyledi: Taahhütnamedeki 10 hususun tamamı veli ve öğrenciye sorumluluk yüklüyor. Ulusal Eğitim Bakanlığı vilayet okul idaresini sorumluluktan kurtarmak ismine hazırlandığı çok açık. Okulların açılma kararını büsbütün özel okulların baskısına ve finansal derde bağlıyorum” dedi.

Çabucak belirtelim, taahhütnameyi imzalamayanın çocuğunun okula alınmayacağını da konuştuğum okul yöneticilerinden öğrendim.

Cumhuriyet