Ulusal Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 1.5 milyon çocuğun uzaktan eğitime erişimiyle ilgili sorun olduğunu belirterek “O çocukları EBA’da hiç göremiyoruz ve bu sorun. Bu tip durumda olan her bir çocuğumuza, 17 kitaptan oluşan özel bir set veriyoruz. 5 bin 200 EBA dayanak noktası kuruyoruz, çocukların taşınmasını üstleniyoruz. Ayrıyeten isteyen her çocuğun gelip çalışabilmesi için gezici beş takviye noktası hazırlıyoruz” dedi.

Bakan Selçuk, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlediği basın toplantısında, uzaktan eğitim çalışmalarını ve yeni öğretim yılı hazırlıklarını anlattı, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Canlı ders kapasitesini marta nazaran 10-12 kat artıracaklarını söyleyen Bakan Selçuk, internet paketi olmayan çocukların eğitimle ilgili kotalarının iki katına çıkarılacağını belirtti.

31 Ağustos prestijiyle eldeki en güçlü aracın “uzaktan eğitim” olduğunu vurgulayan Bakan Selçuk, “Uzaktan eğitimi en iyi biçimde nasıl kullanırız? Bizim sıkıntımız bu. Yüz yüze eğitimin daha fonksiyonel olduğunu biliyoruz. Lakin mümkün değilse uzaktan eğitimin hakkını sonuna kadar vermek istiyoruz. Avrupa’da ülkelerin tamamı okulları açtı, açıyor. Ancak biz kendi ülkemize, kendi riskimize mahsus hesapları yapıyoruz” diye konuştu.

EVVEL KÜÇÜKLER

Selçuk, “21 Eylül’de okullar açılacak mı” ve “İlk olarak hangi kademelerde yüz yüze eğitim olacak” sorularına şu cevabı verdi: “Hiçbir çocuğumuzu ve öğretmenimizi riske atan bir karara imza atmayız. 21’inde belli sınıflarda yüz yüze eğitimi başlatacağız. Bilim Kurulu’nun tavsiyesiyle küçük sınıflarla ilgili başlama noktasında çok daha kararlıyız. Zira bu çocukların akademik gereksinimi elbette var lakin birinci evvel manevi gereksinimi var. Bunu karşılamak için de öğrencinin öğretmeniyle tanışması gerekir. Tam vakitli olmayabilir fakat öğrenciler bir biçimde evvel öğretmenleriyle tanışsınlar, ikinci, üçüncü sınıf öğrencisinin öğretmeniyle tanıştıktan sonra görüşmesi diğer olur.” Bakan Selçuk, öğrencinin okula gönderilip gönderilmemesinin veli isteğine bağlı olacağını da söyledi.

SORUMLU OLACAKLAR

Yeni öğretim yılında uygulanacak uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirmenin farklı olacağını, bunlarla ilgili standartların bir hafta içinde netleşeceğini belirten Bakan Selçuk, “Geçen devir muafiyet vardı, yoklama ve devam koşulu aranmıyordu. Artık artık çocuklar ölçme kıymetlendirme açısından da gördükleri eğitimden sorumlu olacaklar. Ölçme kıymetlendirme açısından yüz yüze eğitimle uzaktan eğitim aynıdır” dedi.

Bakan Selçuk, “LGS mevzuları kapsamı ne olacak” sorusuna da şu cevabı verdi: “Öğrenciyi zorda bırakmayacak kararları alıyoruz. Uzaktan eğitim aldıklarında imtihanların yüz yüze olmasına dair simülasyonlar yapıyoruz. Bir hafta içinde netleşecek. Onların misyonu kendi mevzularına çalışmak. Bütün hususlara ayrıntılı bakmalarında yarar var.”

ÖZEL OKULLARDA İNDİRİM

Bakan Ziya Selçuk, özel okul velilerinin indirim talebiyle ilgili bir soru üzerine de şunları söyledi: “Özel okullarla ilgili olarak tekraren toplantılar yapıldı ve biz özel okulların, velilerin talepleri noktasında önlemler alması için beklentilerimizi net olarak söz ettik. Onların da geçen hafta deklarasyonu oldu. Özel okullarda indirim yapılması konusunda okula nazaran değişecek bir durum kelam konusu. Fakat her okulun bunu yapması konusunda okul temsilcilerinin bir mutabakatı var. ‘Vergi ve gibisi konular konusunda veli lehine hayata geçebilecek birtakım kolaylaştırmalar neler olabilir?’ Bunu da çalışıyoruz. Bir hafta içerisinde belli bir noktaya da gelmiş olacağız. Netleşen mevzu şu: Velilerimizin taleplerini özel okullarımızın dikkate alacağını umuyorum. Almaları konusunda da kendileriyle her türlü irtibat içindeyiz.”

ÖĞRETMEN MAAŞI ‘YÜK’ OLDU!

Bakan Selçuk öğretmen maaşlarını ‘yük’ olarak nitelendirerek, “Bakanlığın bütçesine bakarsanız, yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz. Bu, tüm okullar için böyledir. Eğitimde asıl yük öğretmenin maaşıyla ilgilidir. Maaşlardan ötürü yatırıma fırsat kalmıyor” dedi. Selçuk’un bu tabirleri toplumsal medyada yurttaşların yansısını çekti. CHP PM Üyesi Eren Fazilet “Yandaş müteahhitlere milyarlar akıtıp öğretmen maaşlarına laf etmek vizyonsuzluğun ve pervasızlığın daniskasıdır. Onlara laf edeceğinize israf saltanatına son verin!” paylaşımını yaptı. Eğitim Sen ise, “Yıllardır söylediğimiz MEB bütçesinin kâfi olmadığı ve yatırımlara ayrılan hissenin eğitimin gereksinimini karşılamaktan uzak olduğunu tabir etmiş oldunuz” açıklamasını yaptı.

HAREKETE GEÇ!

Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı, “Cerebral Palsy”li (CP) çocuklar ismine farkındalık yaratmayı amaçlayan “Steptember” projesiyle eylül ayı boyunca herkesi günde 10 bin adım atmaya ve CP’li çocuklar için bağış yapmaya çağırıyor. 2011 yılında Avustralya’nın öncülüğünde başlatılan, eylül (September) ve step (adım) sözlerinin birleşmesinden türemiş Steptember, her yıl eylül ayı boyunca farklı ülkelerde eşzamanlı olarak gerçekleştiriliyor. Cerebral Palsy Türkiye Genel Yöneticisi Nigar Evgin, “Steptember projesine dayanak veren iştirakçiler, eylül ayından itibaren adımlarını ‘Cerebral Palsy’li çocuklar için atmaya başlıyor. Bu proje ile ‘Cerebral Palsy’ farkındalığı yaratılırken birebir vakitte aileleri maddi yetersizlik yaşayan ‘Cerebral Palsy’li çocuklar için toplumsal etraftan bağış toplanarak onların gereksinimi olan özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine fiyatsız ulaşmaları amaçlanıyor” dedi.

OKULA KUVVETLI DÖNÜŞ

2020-2021 öğretim yılı uzaktan eğitimle başlıyor. Hem haneler hem de okullar ortasında imkân ve öğrenme eşitsizliklerinin olduğu Türkiye’de, her çocuk eğitim yılına farklı şartlardan geçmiş ve etkilenmiş olarak dönüyor. Eğitim Islahatı Teşebbüsü araştırmacısı Umay Aktaş Salman tarafından hazırlanan “Uzun Hikâye” çalışmasının “Okula Dönüşün Güçlü Problemleri” başlıklı son kısmında, öğrencilerin, öğretmenlerin ve okulların kıssaları anlatılıyor, salgın sırasında eğitime dönüşün zorlukları ele alınıyor. Raporun bir kısmı şöyle: “Uzaktan eğitim devrinde meskenler ortasındaki imkân ve öğrenme farklılıkları daha görünür oldu. Uzaktan eğitim süreci de bu farklardan direkt etkilendi. Yüz yüze eğitime dönüş hazırlıklarında da okullar ortasındaki imkân ve öğrenme farklılıkları daha fazla tesirini hissettirebilir. Olağan şartlarda da okulların bulunduğu mahallenin sosyoekonomik durumu okulların muhtaçlıklarının karşılanmasında belirleyiciydi. Veli takviyesinin olduğu okulların koşulları biraz daha iyi, gereksinimleri karşılamak daha kolaydı. Fakat sosyoekonomik açıdan elverişli şartlarda olmayan ailelerin çocuklarının gittiği okullar fizikî olarak daha sıkıntılıydı. Ortadaki bu eşitsizlik, okulların uzaktan eğitim planlamasının yanı sıra salgın şartlarında öğrenci sayısına nazaran sınıf ve hijyen planlamasını da direkt etkiliyor.”

Cumhuriyet