16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşen anayasa değişikliği referandumu ile hayatımıza giren, TBMM’yi işlevsizleştiren, yürütmenin yasama üzerindeki tesirini artıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin açtığı hem ekonomik hem de toplumsal yaralar ile meşgulüz son günlerde…

Maalesef ülkede hoş giden bir şey kalmadı.

Vaat edilenin bilakis bir “Hiper Başkanlık” sistemine dönüşen bu ucube idare anlayışından kurtulmak kaide oldu.

Tek bir kişinin her şeye karar verdiği bakanları, bürokratları, rektörleri atadığı bu sisteme daha ne kadar katlanacağız bilmiyorum.

Bir gerçek var ki Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nde karar alma sürecinin rasyonalitesi de olağanüstü düştü artık…

Bunun esas sebebi Cumhurbaşkanı’na tek bir insanın altından kalkamayacağı sayıda vazife ve yetki verilmiş olması.

Cumhurbaşkanlığı, Bakanlar Şurası üzere bir heyet değildir; Cumhurbaşkanlığı tek kişilik bir makamdır.

Bir türlü anlatamadık bunu AKP cenahına…

Seçilen kim olursa olsun, ne kadar iyi niyetli ve ne kadar çalışkan olursa olsun, tek bir kişinin yapabileceği bir vazife değildir bu.

Cumhurbaşkanı iş yükü altında adeta ezilmektedir.

En kolay örneği Cumhurbaşkanı’nın faizler ve dövizler ile ilgili kararları…

Alması gereken kararları, vaktinde alamaması daha da kıymetlisi, bu kararları almadan evvel, Cumhurbaşkanı’nın karar alacağı mevzularda kâfi inceleme yapma imkanına ve bu bahislerde etraflıca düşünmek için kâfi vakte sahip olmadığı çok net gözükmektedir.

Ayrıyeten AKP, neredeyse 20 yıldır muhakkak bir siyasal eğilime karşı değil, hangi siyasal eğilimden olursa olsun, ehliyete, liyakate, mesleğe, kıdeme ve uzmanlığa karşı savaş açmıştır.

Unutulmamalı ki ehliyet, liyakat, meslek ve kıdem temel alınmadıkça tesirli ve istikrarlı bir kamu idaresi kurulamaz.

Cumhurbaşkanı etrafını ehliyet ve liyakat sahipleri yerine kendisine sadakat ile bağlı olanlardan oluşturmuş ve bu nedenle devletimiz tüzel, ekonomik, siyasi ve toplumsal manada koca bir çıkmaza girmiştir.

Bu sistemin bir “Başkanlık Sistemi” olduğu tez edilse de, gerçekte bu sistemin ne cins bir hükûmet sistemi olduğu aşikâr değildir.

Görünen o ki 2023 yılında gerçekleşecek seçim bu nedenle çok değerlidir.

Ümidimiz o ki muhalefet düzgünleştirilmiş ve güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geri dönerek toplumsal hayattan iktisada, adaletten diplomasiye, özgürlüklerden demokrasiye, çabucak her alanda ülkemizin karşılaştığı sıkıntıları çözme fikriyle tek adam rejiminin sonunu getirecektir.

Yolsuzluğun her yanı sardığı hatta yapanın yanına kâr kaldığı, yoksulluğun çığ üzere büyüdüğü, işsizliğin tepe yaptığı, kamu malının yandaşlara aktarıldığı, liyakatın yerini sadakatin aldığı bu nizamın sonu yaklaşmaktadır.

2023 seçimleri ülke geleceği açısından çok mühimdir.

Esasen ya sadakati seçerek el birliği ile batacağız ya da liyakatı seçerek tüm toplum olarak bölüşerek zenginleşeceğiz.

Karar seçmenin…

Cumhuriyet