Kılıçdaroğlu, MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin açıkladığı 100 unsurluk anayasa taslağını ise gündem değiştirme uğraşı olarak kıymetlendirdi.

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Yeniçağ TV’nin canlı yayınında Orhan Uğuroğlu’nun sorularını yanıtladı. CHP Başkanı Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği cevaplar ve gündeme ait yaptığı değerlendirmeler şöyle:

MADDEYİ GENELGEYLE DÜZELTMEYE ÇALIŞTILAR: (TÜİK ile piyasa sayılarındaki farklılıklar) Türkiye, o denli bir sürecin içinden geçiyor ki en büyük tahribat devletin yapısında oldu. Devletin yapısına vatandaş güvenmemeye başladı. Açıklanan sayıyla pazar farklı. Eseri alan vatandaş, hayatın acımasızlığı ile karşılaşan vatandaş lakin TÜİK, ‘düşük enflasyon var’ diyor. Şu an memurun aldığı artırım enflasyonun altında. Bin 500 lira verilmesi gerekirdi emekliye, Erdoğan lütfetmiş de 80 liradan 100 liraya çıkarılmış. Devletin yapısına güven… Yargıya güveniyor musunuz, parlamentoya güveniyor musunuz; kanun çıkarmasını dahi unuttular. Bir gecede oturdular çek kanunu imzalattılar, ‘yanlışlık var’ dedik, ‘tek satırını değiştiremeyiz’, sonra bir baktılar kanun yanlış, nasıl düzelteceğiz, tekrar görüşülmesi lazım, genelgeyle olayı düzeltmeye çalıştılar. Maddeyi genelgeyle düzeltmeye çalıştılar. Devlet genelgeyle yönetilmeye başlandı. Yargı tahrip edildi. Anayasa Mahkemesi’ne siz hülle ile hakim tayin ederseniz, oraya kimse güvenmez. Yani iradesi olmayan kişinin Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atanması yargıya olan itimadı sarsıyor.

TEK KİŞİLİK İDARESİ DAHA NE KADAR TAHKİM EDECEKSİN?: (Bahçeli’nin 100 unsurluk anayasa hazırlığını tamamladığını duyurması) Tahminen Yargıtay’ı da kaldırır. Aslında gerek yok, kararı saray veriyor, başkası usulen onaylıyor. Bu türlü bir yapı oluştu. Anayasa Mahkemesi tahminen yaptığı 100 unsurluk değişiklikte kaldırmış olabilir, bilmiyorum. Bunların hiçbir manası yok. Sayın Bahçeli, ‘tek kişilik hükümet idaresini tahkim etmemiz lazım’ diyor. Esasen daha ne kadar tahkim edeceksin? Hakim tayin ediyorsunuz, istediğiniz genelgeyle istediğiniz kanunu değiştirebiliyorsunuz, istediğiniz milletlerarası mukaveleyi yürürlükten kaldırabiliyorsunuz, bütün memurların sicil amirliğini verdiniz. Vermediğiniz ne kaldı? Parti kapatma ve parti kurma yetkisi de Erdoğan’a verilmiştir herhalde o denli bir düzenleme var. Böylelikle tahkim edecekler orayı. Büsbütün Türkiye’nin gündemini değiştirmeye yöneliktir. Türkiye’nin gündemi mutfaktır, mutfak! Derin bir yoksulluk var, yüzlerce çocuk yatağa aç giriyor ve bu perişanlık artıyor. Bunu ben söylemiyorum hayata gittiğiniz baktığınız vakit görüyorsunuz. En son Dünya Bankası’nın raporu çıktı, Türkiye’de yoksulluğun arttığını tabir etti.

ONU BAKAN YAPANIN ORADA OTURMAMASI LAZIM: (Bakanlık vazifesinden alınan Ruhsar Pekcan hakkındaki iddialar) Bakın daha bakan olmadan evvel Sayın Emine Erdoğan’ın ismini anarak çıkar sağladığı iletiliyor. Siz onu getiriyorsunuz, bakan yapıyorsunuz. Olağanda onu bakan yapanın orada oturmaması lazım. Kendisine çıkar sağladığını kabul ediyorsunuz, ona ‘devam et’ diyorsunuz o da devam ediyor. Kendi şirketinden dezenfektan aldı, bir de açıklama yaptı, bir baktık çok daha fazla paraya alıyormuş. Devlet bizim anladığımız manada yönetilmiyor. ‘Devlet aklı’ dediğimiz kavram vardır, liyakatli beşerler otururlar, ahlakı fazileti gözetirler, biz buna ‘devlet aklı’ deriz. Devlet aklını iflas ettirdiler, bir kişi var; Erdoğan. Bakanlar esasen teknisyen durumunda. Devleti aile şirketi üzere yönetmeye kalktılar. Devleti şirket üzere yönetemezsiniz. Devlet farklı, şirket farklı şeydir. Kim Dışişleri Bakanı? Dış politikayı kim belirliyor, kim söylüyor? Zordur büyükelçi olmak. Ne yaptılar bunlar? Nerede eski milletvekili varsa, büyükelçi tayin ettiler. ‘Aman DEVA’ya aman Gelecek Partisi’ne gitmesin’ diye. Aman bunlara taht, post verelim, maaş alıyorlar, ikinci üçüncü maaş verelim, bunlar orada otururlar. Türkiye’nin prestiji? Ne itibarı…

ÖĞRENCİ KREDİLERİNİ SIFIRLAYACAĞIZ: (CHP’nin erken seçim hazırlığı) Evvel şunu vaat ediyoruz. Parlamentoya sevk edeceğimiz birinci kanun, Siyasi Ahlak Kanunu olacak. Birinci bir haftada, çiftçilerin kredilerinin faizlerini sıfırlayacağız, ana parayı takside bağlayacağız. Esnafın kredilerini sıfırlayacağız, ‘kaç taksitte ödersin’, onu da yapacağız. Yoksul ailelerin çocukları kredi alıp okuyorlardı, üniversiteden mezun oldu, iş yok, haciz uyguluyorsunuz, onları da telafi edeceğiz, öğrenci kredilerinde de faiz olmayacak. İş yoksa nereden alacaksın, gidip babasının mal varlığına el koyuyorlar, bu türlü vicdansızlık olur mu? Süleyman Şah Türbesi, bizim bayrağımız altında yatacak. Biz iktidara geldiğimizde faizleri nasıl sileceğimizi anlattım, lakin işsizlik meselesini çözmek başka bir şey. Ekonomiyi yine yapılandırmanız ve bütün var olan kaynakları üretime yönlendirmeniz lazım. Projelerimiz var onları hayata geçireceğiz.

128 MİLYARI SORMAK ‘CUMHURBAŞKANINA HAKARET’ SAYILDI: (Can ve mal güvenliği) 128 milyar dolar ne oldu? Bu soruyu sormak ‘cumhurbaşkanına hakaret’ sayıldı. Nereye gitti bu para? Merkez Bankası’nın yapacağı işi protokolle Hazine ve Maliye Bakanlığı’na veriyorlar. Bu hukuk devleti mi? Nasıl bir hukuk devletidir?

BAHÇELİ’YE MAHKUM DURUMDA: (Bahçeli’nin açıklamasındaki ‘milliyetçilik ve ‘Türkçülük’ vurgusu ve Erdoğan) Milliyetçiliği her türlü ayaklarımın altına aldım diye söylüyordu, artık söyleyemez zira Bahçeli’ye mahkum durumda. Artık o denli bir lafın ‘M’sini söyleyemez. Devlet idaresinde tutarlılık temeldir, hukuka dayalı prensipleriniz vardır, siz prensipleri kaybetmişseniz aslında topluma itimat veremezsiniz. Dün söylediğiniz 180 derece zıddını söylerseniz yanlıştır. Bunlar devleti tanımıyorlar, devleti kendi mal varlıklarını koruyan organ sanıyorlar.

BAHÇELİ KENDİ ÜLKESİNDE YALNIZ KALACAK: (Bahçeli’nin anayasa çağrısı) Bilmediğim anayasa önerisi için ne söyleyeceğim? ‘Tek adam rejimini tahkim etmemiz lazım’ diyor. Ben de merak ediyorum neyle tahkim edecek? Herhalde ‘Anayasa Mahkemesi’ni kaldırıyoruz’ diyecek, tahminen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden de Türkiye’nin çıkması gerektiğini önerecek. Ne olacak pekala sonunda? Bahçeli kendi ülkesinde yalnız kalacak. Bunlar büsbütün gündem değiştirmeye yönelik. Onların kendi dünyaları var. Sarayın kuralları farklı, vatandaşın başka. Sarayın bir eli yağda bir eli balda, vatandaşta yoksulluk diz uzunluğu.

AK PARTİ İÇİNDE ÖNEMLİ RAHATSIZLIK VAR: Şu anda AK Parti diye bir parti yok. Erdoğan gittiği vakit parti de bitiyor. Esasen demokrasiye yapılan en büyük ihanet, ‘ben gidersem parti de biter.’ O denli bir noktaya geldi ki parti içinde düşünen adam kalmadı. AK parti içinde önemli rahatsızlık var. Orada saygın beşerler da var, seslerini çıkarmıyorlar fakat kapalı kapılar akabinde tenkit yapıyorlar. Fakat onların en büyük sorunu gelenlere elini kaldırıp indirmeleri.

YÜKSEK SEÇİM ŞURASI, SARAYIN DENETİMİNDE: (Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olamaması) Pekala buna kararı kim verecek? Yüksek Seçim Kurulu’nun bağımsız bir iradesi var mı? Yok. Birebir kişi tarafından tıpkı zarf içine koyulan pusulanın birini geçersiz saydı, üçünü geçerli sayan hukuktan yana karar verebilir mi? 51 defa seçime girse, Yüksek Seçim Kurumu, ‘52. sefer seçime girebilir’ diye karar alır. Adım üzere eminim bundan. Orası büsbütün sarayın denetiminde olan bir yer. Erdoğan ne derse onu yapacaktır. Bir iki vicdanlı var, onun dışındakilerin iradesi yoktur.

ALLAH BİLİR BAĞLILIK YEMİNİ EDİYORLAR: Yüksek Seçim Heyeti kararlarına Anayasa Mahkemesi bakmıyor. Oraya da onun için hülle yoluyla adam tayin ediyor. Kendi arkadaşlarını, yandaşlarını, seçtikleri bireyleri evvel saraya çağırıyor, kelam alıyor, ‘bana bağlı kalacaksın’ diyor, Allah bilir el öpüp bağlılık yemini de ediyorlar, sonra Anayasa Mahkemesi’ne atanıyorlar.

ANAYASA ASKIDA: (Anayasa ihlal edilirse) Anayasa askıda esasen, hangi anayasa? Güvenlik güçleri şiddet uyguluyor, ‘gazeteci olarak fotoğraf çekemezsin’ diyor. Anayasa’nın verdiği yetkiyi, bir genelgeyle ‘yapamazsın’ diyor. Anayasa şu an rafa kaldırılmış vaziyette. Neden ben 20 Temmuz sivil darbesi yaşıyoruz’ diyorum. Bunun için diyorum. Gazeteciler dövülüyor, dövenler, talimatı verenler aşikâr.

GÜNÜ BİRLİK YAŞIYORLAR: (Aşının gelmemesi) Yapılan mutabakat 50 milyon doz, o da gelmedi. Ya parasını ödemiyorsunuz ya aracı firmada sorun çıktı. O da gelmedi Biontech neden gelmedi. Devleti yönetemiyorlar… Bunlar günübirlik yaşıyorlar. Günübirlik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönettiklerini sanıyorlar.

İTTİFAK ‘ADAY OLACAKSIN’ DERSE OLURUM: (Cumhurbaşkanı aday olup olmayacağı) Bir Millet İttifakı’mız var, istişare yapmadan gerçek olmaz. İttifak derse ki ‘olacaksın’ oluruz o vakit. Bu ittifakın kendi içinde konuşacağı bir olay. Bugünden cumhurbaşkanlığı tartışması yapmayı da çok hakikat bulmam. Bu belli vakit dilimi içinde güçlendirilmiş parlamenter sistemden ne anlıyoruz, o ilerliyor, her partiden bir genel lider yardımcısı bununla ilgileniyor. Ortaya bir metin çıkar, bu hepimizin uzlaştığı metin olur, bunu kamuoyuyla paylaşırız, neyi nasıl hangi münasebetle yapacağımızı da önderler çıkar paylaşır. Maksat birlikte yaşayacağımız Türkiye.

İTTİFAK İSTERİM: (İttifak güçlenmesi) Şahsen isterim ancak buna karar verecek ittifakın ana aktörleri. Birebir şeyleri paylaşıyorsak, Türkiye’nin huzur ve birliği için uğraş verilecekse biz bunu yapabiliriz. Husus bir kişi değildir, husus Türkiye’nin çıkarlarıdır. Bahis, üzerinde titrediğimiz temel problem Türkiye’nin huzurudur.

BAHÇELİ ERDOĞAN’A MÜSAADE VERMEZ: (Erdoğan 2021’de parlamenter sistem isterse ve aday olmak isterse) Erdoğan o denli bir teklifle gelmez, gelemez, Zira Erdoğan siyaseten esir alınmış vaziyette. Bahçeli asla ona müsaade vermez. Koydu 100 unsurluk anayasayı, onu da AK Parti’ye gönderecek, ‘buna nazaran yap’ diyor, yapmasa ne olacak bilmiyoruz. Kendisine nazaran unsurları koymuş durumda ve ‘tebliğ edeceğim’ diyor.”

Cumhuriyet