Cumhur ittifakı ortaya çıkabilecek her tipten insani, ekonomik ve toplumsal tahribatı göze alarak sonuna kadar otoriter bir rejim oluşturma stratejisini sürdürmekte kararlı.

Lakin iktidar ortakları, bir müddettir aldığı takviye oranında süratli bir inişe geçmiş vaziyette.

Bunun en büyük nedeni yaşanan ekonomik kriz.

Ekonomik bilgilere bakarsak görüntü çok net ortaya çıkacaktır.

2017 yılında beri gözle görülür formda yaşanan ekonomik daralma, 2020 yılında tesirli olmaya başlayan Covid-19 Salgını ile birlikte derin bir ekonomik krize dönüşmüş durumda.

Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar civarındaki döviz rezervinin eriyerek eksiye düştüğü, bunun da iktisattaki kırılganlıkları daha da artırdığı ülkemizde, küçük bir azınlık dışında toplum bir bütün olarak büyük dertlerle karşı karşıya.

İşsizlik ve enflasyon artarken, istihdamın düşmesi, yaşanan yoksulluğun toplumsal bir sorun haline geldiğinin en büyük karşılığı.

Türk-İş’in 2021 yılı Mart ayı için hazırladığı açlık ve yoksulluk sonu raporu her şeyi çok net biçimde anlatıyor aslında.

Mart ayı itibariyle dört kişilik ailenin açlık sonu 2.736 TL, yoksulluk sonu ise 8.912 TL kıymetinde.

Bekâr bir çalışanın aylık hayat maliyeti meblağı 3.317 TL olmuş.

Varın gerisini siz hesap edin.

Covid-19 salgını sonrası çıkan kısa çalışma ödeneği de 31 Mart itibariyle son buldu.

Geriye bir tek nakdi fiyat dayanağı kaldı.

Torba Kanun ile 17 Mayıs 2021 tarihine kadar devam eden fesih yasağı müddetince patronun işçiyi fiyatsız müsaadeye çıkartma hakkı vardı. Patron bu hakkını kullandığında emekçiye fiyatsız izinde olduğu her gün için 47 lira 70 kuruş nakdi fiyat dayanağı sağlıyordu. Bu ölçü 50 liraya yükseltildi.

Ne artırım yaptılar demi?

Bir ay bin 500 TL alacak çalışan köşeyi döndü deseniz ya!

İktisat bu kadar kötüyken her gün değişen daha doğrusu değiştirilen yapay gündemlerle aklımızla dalga geçiliyor.

Emekçi, emekli perişan, döviz kurları alıp başına gitmişken bir sabah uyanıyoruz ki ne görelim!

Emekli amiraller darbe bildirisi yayınlamış.

Üniformasını çıkarmış, silahını bırakmış emekli amirallerden bahsediyorum. Bu amiraller yaşları nedeniyle varsa darbe yapma üzere fikirleri sabah 10’da başlatıp, öğle 14’te bitirmek zorundalar. Zira 65 yaş üstü emekli amirallerin o saatler dışında sokağa çıkması yasak.

Ben onu bunu bilmiyorum da temel darbe aslında oldu…

Cebimize, kaynayan tenceremize, işimize, gücümüze hatta geleceğimize darbenin en büyüğü oldu…

Silah kullanmadan hem de post ekonomik darbe yaptılar…

Bıraksınlar lütfen bu işleri.

Halkımız demokrasiye, hukuka, Anayasa’ya sıkı sıkıya bağlı ve saygılıdır.

AKP ve Cumhurbaşkanı’na muhalefet edenlerin tek niyeti ve isteği 2002 yılında halkın iradesiyle nasıl başa geldilerse 2023 yılında da halkın iradesiyle koltuklarını devretmeleridir.

Bu da yalnız ve yalnız halkın oyu ve teveccühü ile mümkündür.

İktidarı demokratik yollar yerine darbe ile düşürmek fikri hiçbir vatan evladının ve muhalif fikrin ne aklındadır ne kalbinde.

Ekonomik olarak perişan haldeki halkın feryadına kulak tıkayan ve bu bildiriyi darbe çığırtkanlığı olarak yorumlayanlara kelamım şudur:

Bu ülkede illaki bir darbe olacak ise tankı, topu, tüfeği, askeri olmayan 103 emekli amiral değil, birinci seçimde sandığa giderek demokratik yolla iktidarı değiştirecek halkımız yapacaktır.

Cumhuriyet