Schwab, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi olarak gerçekleştirilen Dijital Türkiye Konferansı’nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ile uzun periyoda yayılan, 40 yılı aşkın geçmiş ve esaslı bağlantılara sahip olduklarını söyledi.
Dünyanın kritik bir değişim periyodundan geçtiğini ve onaylanan aşıların uygulamaya başlanmasının sıhhat ve insanların korunması açısından umut ışığı olduğunu tabir eden Schwab, “Bu sayede bizler tekrar ekonomik toparlanmaya odaklanabileceğiz. Daha birkaç sene evvel aslında bu türlü bir dünyayı düşünmek mümkün olmayabilirdi. Yani global salgının gerisinden yalnızca bir yıl içerisinde bir aşının bu biçimde dağıtılabileceğini düşünmek imkansız olurdu fakat biz bunu başardık. Kovid-19, aslında bize medikal dünyadaki gelişmelerin ne kadar ilerlediğini gösteriyor.” formunda konuştu.
Bilhassa 4. Sanayi İhtilali olarak isimlendirilen dönüşüm sayesinde sıhhat alanında da çok ilerleme kaydedildiğini aktaran Shcwab, şöyle devam etti:
“Kapsayıcı ve insan odaklı siyasetlerin sahiden bir ülkenin ve tüm dünyanın ekonomik ve toplumsal stratejisinde ne kadar esaslı bir kıymet arz edebileceğini gösterdi. Lakin bütün bu tecrübe bize aslında ne kadar hazırlıksız olduğumuzu da gösterdi, bu ölçekte bir zorlukla çaba etme açısından… Sıhhat altyapımız, toplumsal altyapılarımız, ekonomik altyapılarımız, yaşama halimiz, iş yapma biçimimiz aslında her şey bir sınamaya tutuldu ve her şey değişiyor şu anda. Bu salgın bize hiçbir şey öğretmediyse şunu öğretti, aslında her vakit olduğu üzere iş yapmaya devam etmek artık işe yaramayacak. Bu yüzden dünyanın bir yenilenmeye, bir reset’e muhtaçlığı var ve bu yalnızca ve yalnızca hükumetler ve devletler yine kendi stratejilerini değerlendirip yönlendirirse gerçekleşecek.”
“TÜRKİYE, ÖNCÜLÜK EDEBİLİR”
Klaus Schwab, teknolojilerin yayılmasının, bilhassa 4. Sanayi İhtilali altındaki teknolojilerin yaygınlaştırılmasının büyük yenilenmede değerli bir rol oynayacağını vurgulayarak, teknolojinin uygulanmasının, yeni teknolojilerin benimsenmesinin kapsayıcı ve adil bir formda yapılması gerektiğini söyledi.
Schwab, “Ekonomik ve jeopolitik açıdan global olarak ve bölgesinde kıymetli bir aktör olan Türkiye, bu alanda liderlik üstlenebilir ve dijital ihtilalin tesirlerinin en üst düzeye çıkartılması için öncülük edebilir. Burada topluma yaygınlaştırılması ve ilgili zorlukların azaltılması açısından değerli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
“TÜRKİYE, TEKNOLOJİYE ÇOK ÖNEMLİ YATIRIM YAPMAKTA”
Konuşmasında paylaşmak istediği 4 ileti bulunduğunu aktaran Schwab, “Öncelikle teknolojinin değişimi daha evvel hiç görmediğimiz kadar süratli bir halde gerçekleşiyor. Biz de buna ayak uydurmalıyız. Son derece süratli gelişen teknolojiyle buna ayak uydurmalıyız ve bunu toplumun iyiliği için kullanıyor olmalıyız. Teknolojiler, son on yıllarda da süratli bir biçimde gelişmişti fakat dünyada şu an deneyim ettiğimiz şey, daha evvel eşi gibisi görülmemiş bir durum.” değerlendirmesinde bulundu.
Teknolojinin değişim suratına ayak uydurabilmek için artık işletmelerin klasik iş modellerinin sonlarının dışında düşünmesi ve farklı bir paha zinciri perspektifi ortaya konulması gerektiğine işaret eden Schwab, “Artık dikey değil, yatay olarak düşünmemiz lazım. Türkiye de bu noktada ulusal teknoloji teşebbüsleri sayesinde teknolojiye çok önemli yatırım yapmakta ve Ar-Ge’yi de önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde yüzde 1,8 artırmak istiyor.” dedi.
“BİR EĞİTİM İHTİLALİNE MUHTAÇLIĞIMIZ VAR”
WEF Kurucusu ve İdare Konseyi Lideri Schwab, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“İkinci mesajım ise iş gücünün hakikat maharetlerle güçlendirilmesi çok değerli olacak. Teknoloji, bizim çalışma ortamımızı ve işlerin tabiatını değiştirmeye devam edecek. Bu yüzden işlerin geleceği açısından bakacak olursak 2020 prestijiyle global olarak 85 milyon iş, tahminen de beşerler ve makineler ortasındaki bir iş değişimi sebebiyle yok olacak. Bu hususta tekrar marifet kazandırma stratejileriyle ilerlemeliyiz ve hem devlet hem de iş idaresinin her kademesine yeni marifetleri yansıtıyor olmalıyız. Bunun için hayat uzunluğu öğrenme çok kıymetli ve klâsik pedagoji sisteminden artık uzaklaşmak durumundayız. Sahiden bir ihtilale gereksinimimiz var, bir eğitim ihtilaline gereksinimimiz var. Türkiye’nin genç ve dinamik bir nüfusu olduğunu biliyoruz. Bu nüfus da Türkiye için çok önemli bir fırsat teşkil ediyor. Bu sayede bu gençlerin nitelikleri ve maharetleri kullanılabilir ve Türkiye’nin global liderlikteki yeri ilerletilebilir. Burada yalnızca eğitim kalitesine odaklanmamalı, birebir vakitte tüm ekosistemin kalitesine odaklanmalı bu hünerler stratejisi. Teşvikler, takviyeler sunulmalı. Bu sayede gençleri iş gücüne çekip burada tutmak mümkün olmalı. Bilhassa burada iş dünyasının özel bir rolü var.
Üçüncü mesajım, teknolojinin teknoloji idaresiyle dengelenmesi istikametinde… Teknoloji nitekim olağanüstü fırsatlar sunuyor lakin tıpkı vakitte birtakım riskler de barındırıyor. O yüzden kıymetli olan şey, burada ülkelerin teknoloji ile inovasyonu istikrarlı bir formda yürütebilmesidir. Örnek verecek olursak, yüz tanıma çok önemli, güçlü bir araç artık. Pek çok uygulaması ve kullanım alanı bulunuyor. Havaalanlarında yüz tanıma teknolojisi kullanılmaya başlandı. Fakat bunun birtakım riskleri de var. Algoritma ve datayla ilgili riskler var. Bu yüzden burada yanlışsız bir istikrar ve denetim sisteminin tesis edilmesi çok kıymetli. Son periyotta Türkiye, bir pilot teşebbüs duyurdu, blok zincirlerle ilgili, dijital para ünitesiyle ilgili olarak… Sizleri tebrik etmek istiyorum. Türkiye, birebir vakitte WEF’in 4. Sanayi İhtilali ile ilgili network’üne katılan son ülke oldu. Bu network içerisinde dünyanın pek çok ülkesi birlikte çalışıyor, adil ve iştirakçi teknoloji kullanımı için bir çerçeve çiziliyor. Bu çalışmalar ortasında KOBİ’lerde teknolojinin benimsenmesine yardım edilmesi ve üst seviye yöneticilerin yapay zeka prensipleriyle ilgili eğitilmesi üzere alanlar yer alıyor.”
Klaus Schwab, dördüncü bildirisinin ise dijital dönüşümün hızlandırılmasında iş birliğinin rolüyle ilgili olduğunu bildirdi.
Schwab, şunları kaydetti:
“Dijital dönüşümün bu biçimde gerçekleştirilmesi için iş birliğinin ve birlikte çalışmanın rolü nitekim elzem. Bu bağlamda platformlardan ve ekosistemlerden de bahsedebiliriz. Platform dediğimizde ben yalnızca entegre iş hizmetleri sunan bir platformdan bahsetmiyorum. Aklımdaki şey aslında biraz da memleketler arası iş birliği platformları, WEF üzere ve derin kontaklar geliştiren tüm ekosistem aktörleriyle temasa geçen işletmelerden bahsediyorum. Böylece hakikat sanayi ve akademi alakası tesis edilebilir ve kamu-özel iş birliğine odaklanabiliriz ve daha başarılı olma olasılığımız olur. Böylece de bu dönüşüm seyahatinde ilerleyebiliriz. Bütün bunların örneğini aslında WEF global network’ünde de görüyoruz. Bugün temel olan şey, aslında iş birliği içerisinde rekabetçilik ya da rekabetçilik içerisinde iş birliği yapmak. Bu sayede her türlü çabayı hızlandırmamız mümkün. Memleketler arası ve çok taraflı bir iş birliğiyle biz bunu yapabiliriz.”
İş birliği ve ittifaklar kurarak dijital kapsayıcılığı sıhhat, eğitim ve finansal iştirak alanında da artırmak gerektiğini belirten Schwab, bu teşebbüsler sayesinde Türkiye ve TÜSİAD üyeleriyle daha fazla iş birliği yapmayı umduklarını kelamlarına ekledi.
Cumhuriyet
