AKP yeniden yaptı yapacağını.

Bir genelgeyle tam kapanma uygulamasına karar verilen 17 gün boyunca alkollü içki satışını yasakladı.

Covid 19’un olaylarının tırmandığı, şahsî temasın asgarî düzeylere inmesi ümit edilen bir periyotta marketlere akın oldu doğal.

Harikulade kararın sonucu da dayanılmaz oldu elbette.

Tam kapanma devrinde, içki satılmazsa Covid 19 biter diye düşündüler sanırım.

Lakin içki satan 200 bin esnafı düşünmediler nedense.

17 gün tam kapanma kararı alan iktidar, vatandaşa dayanak ile ilgili tek bir kelam etmez ve bu insanların ne yiyeceğini sorgulamazken, neyi içemeyeceğine çok rahat karar verdi.

Yıllardır ‘kimsenin ömür biçimine karışmıyoruz’ palavrası atanlar pandemiyi fırsat bilip, 17 günlük alkol satış yasağı getirerek hem Anayasa’yı hem de ferdî hak ve özgürlükleri ihlal ettiklerinin farkında bile değiller.

Bu kararın ideolojik hatta popülist bir karar olduğu çok net.

Ayrıyeten kararın delineceğini bile bile bu türlü bir yasak koymanın manası var mı?

O da başka bir soru.

İktidar da bunun farkında.

Maksat dindar kesite , “Ey halkım bakın Ramazan’da içki satışını yasakladım” demek.

İçişleri Bakanı Soylu, daha evvelce sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan hafta sonlarında, bakkal ve marketlerde alkollü içki satışı yasağının Avrupa’daki örneklere ve bilime uygun olduğunu sav etmişti.

Lebalep dolu kongreler hür, teması arttırması sebebiyle içki satışı yasak.

Haydi oradan canım.

İktidar, halkın sıhhatini ne kadar düşünüyor görüyorsunuz değil mi?

Bir tek halkın cebini düşünmüyor nedense.

Bu beşerler ne yer ne içer diye sormuyor bile?

Pandemi nedeniyle beşerler konutundan çıkamaz hale geldi.

İş garantisi yok, para yok, sıhhat ise Allah’a kalmış.

Tahlil ise içki yasağı.

Vallahi de billahi de tillahi de yordunuz bizi artık.

Ne istiyorsunuz bu halktan?

Sizin gündeminiz ile halkın gündemi inanın çok tezat.

Bilhassa pandemi sürecinde daima ulusal duruştan ve ulusal kimlikten bahsederek ülkedeki milyonlarca yurttaştan fedakârlık yapmasını beklediniz.

Bu halk cebinde olan parası sınırlıyken dahi “Milli Dayanışma Kampanyası” ismi altında düzenlediğiniz bağış kampanyasına hiç düşünmeden katıldı.

Neden katıldı biliyor musunuz?

Zira açıklanan hedef yevmiye ile geçimini sürdüren bölümler başta olmak üzere alınan önlemlerden ötürü mağdur olan dar gelirli vatandaşlarımıza ek takviye sağlanacağının söylenmesiydi.

Siz bu kadar gönlü hoş milletinize derman olmadınız.

Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik krizin bedelini yeniden o kampanyaya ileti atanlar, para gönderenler, ülkenin çalışanları ve fakirleri, tüm işçileri ödedi.

Bu mudur ulusal birlik ve beraberlik?

Mağdur edebiyatı ile geldiniz en büyük mağduriyetleri siz yarattınız.

“Nerede bir mazlum, mağdur, garip, hakkı hukuku ihlal edilen insan varsa tüm gücümüzle biz onların yanındayız” dediniz, işsiz, aşsız, evsiz, ekmeği mahallenin çöpünü karıştırarak bulmaya çalışan perişan bir halk yarattınız.

Sorun içki yasağı falan değil…

Sorun ezilen, sömürülen işsiz bırakılan çalışanlar, esnaflar…

Sorun bin 500 lira maaş ile geçinmesi istenilen emekliler…

Sorun sayısı milyonları aşan üniversite bitirmiş veya bitirmemiş iş arayan gençler…

Ana sorun ise değişmeyen zihniyet.

O denli değil mi?

Cumhuriyet