Ezgi Pekel müziklerinin üretimini kendisi yapan bir sanatçı. Birinci albümü “Bizim Gibiler”i geçen yıl yayımlayan Pekel, birebir albümü yeni düzenlemesiyle akustik olarak bu yıl tekrar dinleyiciye sundu. Pekel, son olarak ise “Atlıkarınca” teklisini yayımladı. Heyecanlı gençlik devirlerindeki birinci aşkların, romantik anların ve zımnî kapaklı buluşmaların öyküsünü “lunapark” temasıyla işleyen, Ezgi Pekel’in o günlerin saf, suçsuz ve içten hislerini, alakanın kahramanının ağzından anlattığı, dinamik yapılı, rock formunda bir müzik “Atlıkarınca”. Pekel, ayrıyeten 17 Ekim Pazar günü Çukurova Rock Festivali’nde sahneye çıkacak.

Bir yandan tekrar düzenleyip albüm çıkaran, başka yandan yeni müziklerini da üretmeyi sürdüren genç müzisyenle konuştuk.

– Yeni tekliniz “Atlıkarınca”nın kıssası nedir?

Aslında uzun vakittir müziğin giriş cümlesi aklımda dolanıyordu melodisiyle birlikte. Enerjik, canlı, sahnede çalması keyifli bir müzik olsun istiyordum. Sonra bir gece aklıma lunapark öğeleriyle şarkıyı harmanlama fikri geldi ve kalan kelamlarıyla nakaratını da böylelikle tamamladım. Sonraki gün küme arkadaşlarımla birlikte stüdyoya girdik ve büyük ölçüde şarkıyı şekillendirdik.

‘DİNGİN MÜZİK İHTİYACI’

– Atlıkarınca’dan evvel birinci albümünüz “Bizim Gibiler”’in “akustik” bir versiyonunu dinleyiciyle buluşturdunuz. Neden bu türlü bir yol çizdiniz?

“Bizim Gibiler” yayımlandıktan kısa bir mühlet sonra maalesef Covid-19 salgını başladı. Albümü tanıtamadan konutlarımıza kapanmak zorunda kaldık. Elektropop usulünde bir albüm olduğu için müziklerin gücü çok yüksek. Fakat beşerler bu pandemi periyodunda daha dingin müzikler dinleme eğiliminde diye düşündüm. O yüzden meskende olduğumuz süreçte müziklerin akustik versiyonlarını kaydettik ve dinleyiciyle buluşturduk. Bu formda albüme aşina olmalarını istedik.

– “Bizim Gibiler”i aslında salgında birçok müzisyenin yapmak zorunda kaldığı üzere meskende, kendi imkânlarınızla kaydetmiştiniz. Bağımsız bir müzisyensiniz diyebilir miyiz? Bu size nasıl bir avantaj ve dezavantaj sağlıyor?

Bir manada diyebiliriz. Müzik üretmek ve kaydetmek için her vakit bir stüdyoya bağımlı kalmak zorunda değilim. Bu beni maddi olarak çok büyük bir yükten kurtarıyor elbette. Asıl şanslı olduğum nokta müzik üretim ve kayıt sürecinin her evresinden anlayan bir takımla birlikte çalışıyor olmam. Bu süreç için gereksinimimiz olan her türlü teknik ekipmana da sahip olmamız. O yüzden vakit sonlandırması olmadan istediğimize ulaşana kadar çalışma imkânımızın olması bilhassa şu periyotta çok değerli.

ÇOCUK OYUNLARINA MÜZİK

– Solo müzik mesleğiniz dışında, müzikle ilgili diğer ne üzere çalışmalarınız var?

Pandemiden evvel çocuk tiyatroları için müzikler besteliyordum. Maalesef sahneler kapandığı için bir müddet orta vermek zorunda kalmıştım. Artık yeni dönem için bir çocuk oyununun müziklerini besteledim. Sanırım bu aydan itibaren sahnelenmeye başlayacak.

Cumhuriyet